1 Kasım 2013 Cuma

CİHAD HÜKÜLERİ

Soru 1026: Hz. Mehdi'nin (Allah, zuhurunu yakın eylesin) gaybeti döneminde cihad-ı ibtidaî'ninhükmü nedir? Ve acaba bütün şartları taşıyan veliyy-i fakih, cihad-ı ibtidaî hususunda hüküm verebilir mi? (-Kâfirleri İslâm'a davet için Müslümanlarca başlatılan savaş.)
Cevap: Bütün şartları taşıyan veliyy-i fakihin, maslahat icabederse cihad-ı ibtidaî hükmünü vermesinin caiz olduğunu söylemek uzak bir görüş değildir ve hatta güçlü olan görüş budur.

Soru 1027: İslâm'ın tehlikeye maruz kaldığını teşhis ettikten sonra anne ve baba razı olmazsa İslâm'ı savunmanın hükmü nedir?
Cevap: İslâm ve Müslümanları savunmak farz olup anne-babanın iznine bağlı değildir; ancak, bununla birlikte mümkün olduğu kadar onların rızasını elde etmeye çalışmak iyidir.




Soru 1028: İslâm beldelerinde yaşayan ehl-i kitabazımmî hükmü uygulanır mı?
Cevap: Himayesinde yaşadıkları İslâm hükümetinin kanun ve kurallarına teslim oldukları müddetçe kendilerine verilen amanla çelişen bir iş yapmazlarsa kendile-riyle anlaşma yapılan kimselerin hükmündedirler. (-Kitap sahibi olan peygamberlerden birinin tâbileri olarak tanınan Yahudi ve Hıristiyan gibi gayrimüslimler.)

Soru 1029: Bir Müslümanın, kâfirlerin veya Müslümanların beldelerinde yaşayan Ehlikitap'tan veya Ehli-kitap'tan olmayan kafir bir erkek veya kadını istimlak etmesi caiz midir?
Cevap: Caiz değildir; ancak, kâfirlerin İslâm beldelerine saldırdığı takdirde yakalanan savaş esirlerinin durumu veliyy-i fakihin görüşüne bağlıdır ve Müslümanların böyle bir hakkı yoktur.

Soru 1030: Muhammedî öz İslâm'ıkorumak, canı muhterem olan bir kişinin kanının dökülmesine bağlı olursa bu işi yapmak bize caiz midir?
Cevap: Canı muhterem olan bir kimsenin kanını haksız yere dökmek şer'an haram olup Muhammedî öz İslâm'la çelişmektedir. Bu yüzden, Muhammedî öz İslâm'ı korumanın suçsuz bir kişiyi öldürmeye bağlı olduğu anlamsızdır. Ancak, maksadınız mükellef olan bir kişinin Allah Azze ve Celle'nin yolunda cihat etmede ve Muhammedî öz İslâm'ı savunmada öldürülmeye maruz kaldığı durumlarsa bunun çeşitli yerleri vardır; mükellef kendi teşhisine göre İslâm'ın tehlikede olduğu bilincine varırsa öldürülmeye maruz kalacağından korksa bile İslâm'ı savunması farzdır. (- Muhammedi öz İslâm tabiriyle, İslâm adı altında halka sunulan fikir ve nizamlara karşı gerçek İslâm kastedilmektedir)







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder