31 Ekim 2013 Perşembe

KAZA NAMAZI

Soru 522: Ben on yedi yaşına kadar ihtilam, gusül vb. şeyleri bilmiyordum, bu konuda kimseden de bir şey duymamıştım, kendim de cenabet ve guslün farz oluşunun ne demek olduğunu anlayamıyordum; dolayısıyla bu yaşa kadar yerine getirdiğim namaz ve oruçlarım sakıncalıdır, buna göre üzerime farz olan vazifeyi açıklar mısınız?
Cevap: Cenabet halinde kıldığınız bütün namazların kazasını kılmanız farzdır, ancak cenabetin ne demek olduğunu bilmediğiniz halde tuttuğunuz oruçlar sahih ve yeterlidir; kazası da farz değildir.

Soru 523: Ne yazık ki, bilinçsizlik ve irade zaafı yüzünden çirkin istimna amelini yapıyordum, dolayısıyla bazen namaz kılmıyordum; ancak namazımı ne kadar kılmadığımı bilmiyorum. Ama; namazlarımı peş peşe terk etmiş değilim, sadece cenabetli olup gusül almadığım zamanlarda terk etmiş bulunmaktayım. Ben altı ay boyunca bu durumda olduğumu sanıyorum ve şimdi bu müddetin (altı ay) namazlarının kazasını yerine getirmeye kararlıyım; acaba, bu namazların kazası farz mıdır?
Cevap: Kılmadığınızı veya hadesli olarak kıldığınızı bildiğiniz günlük farz namazları kaza etmeniz farzdır.

Soru 524: Üzerine kaza namazının farz olup olmadığını bilmeyen bir kimsenin üzerine kaza namazı farz oluğu takdirde, kıldığı müstehap veya nafile namazlar kaza namazları yerine sayılır mı?
Cevap: Nafile ve müstehap namazlar kaza namazları sayılmazlar, üzerinde kaza namazı varsa kaza namazı niyetiyle kılması farzdır.

Soru 525:
Ben yaklaşık yedi ay önce bulûğ yaşına erdim ve bulûğ yaşına ermeden birkaç hafta önce bulûğ için tek belirtinin hicri kameri yılına göre on beş yaşını bitirmek olduğunu sanıyordum. Bu arada erkeklerin bulûğ belirtilerinden bahseden bir kitap okudum ve onda bulûğun bende varolan diğer belirtilerinin de olduğunu gördüm. Ancak; ben bu belirtilerin ne zaman gerçekleştiğini bilmiyorum; şimdi bu süre zarfındaki namaz ve oruçların kazasını etmek üzerime farz mıdır? Şunu da hatırlatayım ki, ben bazen namaz kılıyordum ve geçen yılın Ramazan ayının hepsini oruç tuttum; bu meselenin hükmü nedir?
Cevap: Şer'î bulûğ çağına eriştikten sonra yerine getirmediğinizi kesin olarak bildiğiniz bütün oruç ve namazların kazasını yerine getirmeniz farzdır.

Soru 526: Bir kişi Ramazan ayının, mesela yirmisinde, yirmi beşinde ve yirmi yedisinde olmak üzere üç kere cenabet guslü alırsa ve daha sonra gusüllerinden birisinin batıl olduğunu kesin olarak bilirse bu durumda namaz ve orucunun hükmü nedir?
Cevap: Orucu sahihtir; ancak üzerine farz olan görevini yerine getirdiğine emin olabilecek şekilde namazlarını kaza etmesi farzdır.

Soru 527: Cehalet yüzünden bir süre gusülde tertibe uymayan bir şahsın namaz ve orucunun hükmü nedir?
Cevap: Guslü batıl edecek şekilde tertibe riayet etmemişse, mesela baş ve boyunu yıkamadan önce sağ tarafı veya sağ tarafı yıkamadan sol tarafı yıkamışsa, bu durumda büyük hadesle kıldığı namazların kazası farzdır; ancak o zamanlar guslünün sahih olduğuna inanıyorduysa orucu sahihtir.

Soru 528: Bir yıllık namazını kaza etmek isteyen kimse nasıl kaza etmelidir?
Cevap: Namazlardan birisiyle başlayarak günlük farz namazları kıldığı gibi kılmalıdır.

Soru 529: Üzerine bir miktar kaza namazı farz olan kimse namazını aşağıdaki tertip üzere kaza edebilir mi?
1) Peş peşe yirmi sabah namazı.
2) Yirmi öğle ve yirmi ikindi namazı.
3) Yirmi akşam ve yirmi yatsı namazı. Bir yıl bu şekilde devam etmesi caiz midir?
Cevap: Namazı bu şekilde kaza etmenin sakıncası yoktur.

Soru 530: Bir adam başından aldığı darbe yüzünden eli, sol ayağı ve dili felç olmuştur. Ayrıca, namazı nasıl kılacağını unutmuş ve öğrenemiyor da; ancak, kitaptan okuyarak veya teyp kasetinden dinleyerek namazın muh-telif bölümlerini ayırt edebiliyor; şimdi namaz konusunda iki problemi var: Birincisi, idrar yerini temizleye-miyor ve abdest de alamıyor. İkincisi, namazın kıraatinde problemi var; bu adamın hükmü nedir? Yine yaklaşık altı ay kılmadığı namazlarının hükmü nedir?
Cevap: Bedenin necis olması -temizlemesi mümkün olmazsa-, namazına zarar vermez. -Diğerlerinin yardımıyla bile olsa- abdest veya teyemmüm alabilirse, hatta teyp kasetinden dinleme veya yazıya bakma vb. şekilde bile olsa kılabildiği şekilde namazını kılması farzdır ve bütün vakit boyunca baygın olması dışında kılmadığı namazların kazası da farzdır.

Soru 531: Gençliğimde öğle ve ikindi namazlarımı akşam, yatsı ve sabah namazından daha fazla kaza ettim; ancak, onların sayı ve sırasını bilmiyorum; acaba bu hususta devr namazı gerekli midir? Devr namazının ne olduğunu açıklar mısınız?
Cevap: Tertibe uymak farz değildir. Ama her günün namazını kaza ederken öğleyle ikindi ve akşamla yatsı arasında ki tertibe uyulmalıdır. Kılmadığınızı kesin olarak bildiğiniz miktarda namazlarınızı kaza etmeniz yeterlidir, sırayı koruyabilmek için namazları tekrarlamak ve devr etmek farz değildir size.
(Devr namazı, kaza olan namazların sırası bilinmediği tak-dirde, namazları sırasıyla yerine getirdiğini kesin olarak bilmesi için mevcut ihtimallerin hepsini uygulamaktır. Örneğin; bir öğle ve bir akşam namazının kaza olduğu bilinir, ancak hangisinin önce kaza olduğu bilin-mezse üzerine farz olan akşam ve öğle namazının kazasını sırasıyla yerine getirdiğini kesin olarak bilmesi için ilk önce bir akşam namazı ve sonra bir öğle namazı ve onun peşinden tekrar bir akşam namazı kılmalıdır veya bir öğle namazı ve ondan sonra bir akşam namazı ve onun da peşinden tekrar bir öğle namazı kılmalıdır. Bu durumda hangisi önce kaza olmuşsa sırasına göre kaza edilmiş olur.)

Soru 532: Bir kâfir, Müslüman olursa yerine getirmediği namaz ve oruçların kazası üzerine farz mıdır?
Cevap: Farz değildir.

Soru 533: Evlendikten sonra bazen benden sıvı bir akıntı geliyordu ve ben onun necis olduğuna inanarak cenabet guslü alıyor ve dolayısıyla abdest almaksızın namaz kılıyordum; bu akıntıya ilmihal kitaplarında "mezy" deniliyor; şimdi ben cenabetli olmaksızın gusül alarak abdestsiz kıldığım namazların hükmünün ne olduğunu bilmiyorum, açıklar mısınız?
Cevap: O akıntının çıkmasından sonra abdest almaksızın cenabet guslüyle kıldığınız bütün namazların kazasını yerine getirmeniz farzdır.

Soru 534: Bazıları-koministler tarafından İslâm aleyhine yapılan propaganda sonucu- birkaç yıl namaz ve diğer farizaları yerine getirmemişler. Ancak İmam Humeyni'nin gelmesinden sonra tövbe etmişler. Şimdi ise yerine getirmedikleri farizaların kazasını yerine getiremiyorlar, vazifeleri nedir?
Cevap: Yerine getirmedikleri farizaları mümkün olduğu miktarda kaza etmeleri farzdır. Yapamadıkları kısmında vasiyet etmelidirler.

Soru 535: Bir kişi ölür de üzerine Ramazan ayının orucu ve namazının kazası farz olur, erkek çocuğu olmaz ve geriye bıraktığı mal da eğer Ramazan ayının orucu için harcanırsa namazlarının kazası kalır ve eğer namazları için harcanırsa oruçları kalırsa bu durumda hangisini diğerine tercih etmek gerekir?
Cevap: Namazla oruç arasında tercih yoktur ve varislerinde onun mirasını, namaz ve oruçlarının kazasını yerine getirmek için harcamak zorunda değildirler. Ancak vasiyet ederse geriye kalan malının üçte birinin yettiği kadarıyla birisi kiralanarak namaz ve oruçlarının kazası yerine getirilmelidir.

Soru 536: Çoğu zaman namaz kılıyordum ve kılmadığım namazlardan bazılarının da kazasını yerine getirmişim. Kaza olmuş namazlarım, uykuda olduğum veya beden ve elbisemin necis olduğu ve onları temizlemenin bana ağır geldiği durumlarda kaza olmuştu; bu durumda günlük namazların, âyât ve seferî namazların kazasını (miktar olarak) nasıl hesaplamam gerekir?
Cevap: Kılmadığınız kesin olarak bildiğiniz miktarı kaza etmeniz yeterlidir, bu miktardan seferî ve âyât namazı olduğunu kesin olarak bildiğiniz miktarı seferî ve âyât namazı olarak kılmalısınız, geri kalanı da günlük namaz olarak kılmalısınız. Üzerinize bundan fazla bir şey gelmez.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder